Cinsel sağlık ve insan ilişkileri hakkında merak edilen konular, genellikle kulaktan dolma bilgiler ve yanlış kanılarla çevrilidir. Bu konulardan biri de bir bireyin cinsel geçmişini veya belirli cinsel eylemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğini dışarıdan gözlemleyerek anlamanın mümkün olup olmadığıdır. Bu bağlamda, bir kişinin anal ilişki yaşayıp yaşamadığını anlamaya yönelik fiziksel veya davranışsal belirtiler arayışı hem bilimsel dayanaktan yoksundur hem de kişisel mahremiyetin ihlali anlamına gelir.
Öncelikle, en yaygın yanılgılardan biri olan fiziksel belirtiler konusunu ele almak gerekir. Anatomi ve tıp bilimi, anal bölgenin kalıcı olarak değişerek bir kişinin cinsel geçmişi hakkında ipucu vereceği fikrini desteklemez. Anüs, esnek bir kas yapısına sahip olan bir sfinkterdir. Bu kaslar, gerektiğinde genişleyip tekrar eski haline dönebilme yeteneğine sahiptir. Doğru hazırlık, yeterli kayganlaştırıcı kullanımı ve rızaya dayalı bir birliktelik durumunda, anal ilişki genellikle vücutta kalıcı ve gözle görülür bir iz bırakmaz. Geçici olarak ortaya çıkabilecek hafif tahriş veya hassasiyet gibi durumlar ise vücudun doğal iyileşme süreciyle kısa sürede ortadan kalkar. Dolayısıyla, bir doktor veya proktolog dahi, rutin bir muayene esnasında bir kişinin anal ilişki yaşayıp yaşamadığını kesin olarak belirleyemez. Yürüme şeklinde, oturma biçiminde veya genel duruşta değişiklikler olacağı yönündeki inanışlar ise tamamen asılsız, bilimsel geçerliliği olmayan ve sıklıkla önyargılardan beslenen şehir efsaneleridir.
Davranışsal belirtiler aramak da aynı derecede yanıltıcı ve sorunludur. Bir insanın davranışları, karakteri, alışkanlıkları veya konuşma tarzı, onun cinsel tercihleri veya deneyimleri hakkında hiçbir güvenilir bilgi sunmaz. Bu tür çıkarımlar yapmaya çalışmak, insanları haksız yere yaftalamak ve mahremiyet alanlarına saygısızlık etmektir. Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı güven, dürüstlük ve açık iletişim üzerine kuruludur. Bir partnerin geçmişi hakkında merak edilenler, varsayımlarda bulunarak veya “işaretler” arayarak değil, yalnızca saygılı bir iletişimle öğrenilebilir. Bir kişinin cinsel geçmişi tamamen kendisine aittir ve bunu kiminle, ne zaman ve ne ölçüde paylaşacağı kendi kararıdır.
Eğer bu merakın altında yatan neden cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) gibi sağlıkla ilgili endişeler ise, doğru yaklaşım partnerin geçmişini dedektif gibi araştırmak değil, güncel sağlık durumu hakkında konuşmaktır. Birlikte test olmak, korunma yöntemlerini konuşmak ve cinsel sağlık konusunda bilinçli kararlar almak, hem bireysel hem de partner sağlığını korumanın en etkili yoludur. Partnerinize güvenmek ve onunla açık bir diyalog kurmak, şüphe ve varsayımlardan çok daha sağlıklı bir temel oluşturur.
Sonuç olarak, bir insanın ters ilişkiye girdiği nasıl anlasilir sorusunun net ve bilimsel bir cevabı yoktur, çünkü böyle bir şeyi dışarıdan anlamanın güvenilir bir yolu bulunmamaktadır. Bu tür bir merak, genellikle mahremiyetin ihlaline ve yanlış yargılara yol açar. Önemli olan, bireylerin özel hayatlarına saygı duymak ve ilişkilerde varsayımlar yerine açık iletişimi ve karşılıklı güveni ön planda tutmaktır. Bir kişinin cinsel yaşamı, sadece ve sadece kendisinin paylaşmayı seçtiği ölçüde bilinebilir.